16 Ağustos 2018 Perşembe
Farklı Türlerde Herkes Tarafından Beğeni Kazanan Hangi Filmleri Tavsiye Ederim ? Bölüm-2
Yıldızlararası'nda, teknik bilgisi ve becerisi yüksek olan Cooper, geniş mısır tarlalarında çiftçilik yaparak geçinmektedir; amacı iki çocuğuna güvenli bir hayat sunmaktır. Onlarla yaşayan Büyükbaba Donald çocuklara göz kulak olurken, henüz 10 yaşındaki kızı Murph şaşırtıcı bir zekaya sahiptir. Geçmişte bıraktığı biliminsanı kariyerini özleyen Cooper'un karşısına bir gün beklenmedik bir teklif çıkar ve ailesinin, dahası insanlığın güvenliği için zorlu bir karar alması gerekir...
13 Ağustos 2018 Pazartesi
Farklı Türlerde Herkes Tarafından Beğeni kazanan hangi filmleri Tavsiye Ederim ? Bölüm-1
Muhakkak ki imdb puanı yüksek filmleri izlemeye öncelik vermekteyiz. Fakat bazı filmlerin puanı yüksekte olsa izledikten sonra pişmanlık yaşamaktayız sonuçta belli bir vakit ayırdığımız keyfimize değmesini isteriz. Size imdb puanı yüksek ve gerçekten kaliteli yapımlardan beğendiklerimi sizinle paylaşacağım.
Umarım beğenirsiniz;
1) The Shawshank Redemption (1994):
Esaretin Bedeli, Andy ve Red isimli iki mahkumun parmaklıklar ardında kurdukları dünyanın hikayesini anlatıyor. Andy Dufresne, genç ve başarılı bir bankerdir. Karısını ve karısının sevgilisini öldürmek suçundan yargılanır ve ömür boyu hapis cezası alır. Shawsank Hapishanesi'nde dayak, işkence, tecavüz, her türlü durum yaşanmaktadır fakat Andy gene de hayata bağlı ve iyimserdir. Bu tutumu etrafındakileri de etkiler. Andy umutlu bakış açısıyla çevresindeki tüm mahkumları, parmaklıklar arkasında bile özgür bir yaşam olabileceğine inandırır. Andy'nin bu çabalarına ortak olacak bir arkadaşı da olacaktır: Red.Bir Stephen King uyarlaması olan filmde Morgan Freeman ve Tim Robbins başrolde. Film, 1995'te, aralarında en iyi film adaylığı da olmak üzere tam 7 dalda Oscar'a aday gösterildi.
2) Schindler's List (1993):
Schindler’in Listesi, Oskar Schindler adlı bir Alman işadamının 2. Dünya Savaşı zamanında Polonya’da kurduğu fabrikada Yahudi işçileri çalıştırması ve bu sayede 1100 Yahudi’nin hayatını kurtarmasını konu alıyor. Gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanan film, ünlü yönetmen Steven Spielberg’in en önemli yapıtları arasında sayılan ve ona Oscar kazandıran bir yapımdır. Film, 1994 yılında 12 dalda Oscar’a aday olmuş ve 7 dalda ödül kazanmıştı. Filmin kazandığı Oscar’lar şöyle : En İyi Film, Yönetim, Kurgu, Sanat Yönetimi, Görüntü, Özgün Müzik ve Senaryo Uyarlaması.
3) Fight Club (1999) :
Dövüş Kulübünün birinci kuralı: Asla Dövüş Kulübü hakkında konuşma... Dövüş Kulübünün ikinci kuralı: Asla ve asla dövüş kulübü hakkında konuşma... Jack, hayatın sıradanlığına kapılmış bir sigorta memurudur. Uzun bir süredir 'insomnia' yani uykusuzluk hastalığından şikayetçidir. Kendi psikolojik sıkıntılarından kurtulabilmek adına grup terapilerine katılmaktadır. Terapiler esnasında Marla adında bir kızla tanışır. Bir süre sonra da hayatını değiştirecek olan Tyler Durden ile... Durden, Jack'in ulaşmak istediği tüm hedeflere ulaşmış olan bir adamdır ve Jack'i asla hakkında konuşulmaması gereken bir organizasyon olan 'Dövüş Kulübü' ile tanıştıracaktır. David Fincher'ın kısa sürede kült mertebesine erişen filminin popülerliği dillere destan. Filmin başrollerinde de Brad Pitt, Edward Norton ve Helena Bonham Carter gibi ünlü simaları görmek mümkün...
4) Forrest Gump (1994) :
Forrest Gump, düşük I.Q. sahibi genç bir adamdır. Jenny ile tanıştığında ona aşık olur. Gump aralarında Elvis Presley, Kennedy, Nixon’ın da olduğu tarihsel kişilerle kaza eseri tanışır ve 50’lerden 70’lerin sonuna kadar gelen bir süre zarfında olaylar gelişir. Gump tamamen tesadüf olarak Vietnam savaşına ve Amerikan yakın tarihinin önemli olaylarına şahitlik eder ve hatta rol alır. Ancak bilmeden yaptıklarının ne kadar önemli sonuçları olduğundan da haberi yoktur.
5) La Vita A Bella (1997) :
Hayat Güzeldir'de, başkahramanımız hayat dolu Guido’nun güzeller güzeli öğretmen Dora’ya vurulur ve tüm engellere rağmen evlenirler. Ardından bir de çocuk sahibi olan çiftin hayatlarındaki tüm pürüzler ortadan kalktığında savaş patlak verir. Yahudi oldukları için toplama kampına götürüldüklerinde Guido, oğluna esir kampının ve savaşın bir oyun olarak söyleyecek; oğlu, oyunu başarıyla tamamlarsa ödül olarak çok istediği bir oyuncak tankı hediye edecektir.
6) Leon (1994) :
Sevginin Gücü, masum bir kız ve bir katilin hikayesini anlatıyor. Onların birbirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Erkek duygusuzca öldürüyor. Zayıf noktasını sadece 12 yaşındaki bir kız biliyor.12 yaşında New York’ta yaşayan Mathilda, üvey ailesinin yanında sevimsiz bir yaşamı paylaşmaktadır. Babası, iki taraflı oynayan bozulmuş polis için uyuşturucu saklamaktadır. Mathilda’yı kaçıp gitmekten tek alıkoyan küçük erkek kardeşidir. Bir gün, tüm ailesinin katledeildiği zaman alışverişte olan Mathilda şans eseri hayatta kalır ve en çok ihtiyacı olduğu sırada Léon’un dairesine saklanarak kendini kurtarır.
9 Ağustos 2018 Perşembe
20. Yüzyılın En Etkili 15 Lideri Kimlerdir ? Bölüm-2
20. Yüzyılın En Etkili 15 Liderleri'nin 2.Bölümü ile devam ediyoruz;
9) Nelson Mandela (1918-2013):
Nelson Mandela Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Nobel Barış ödülü sahibi, ayrımcılık karşıtı aktivisti ve ilk siyahi cumhurbaşkanıdır. Güney Afrika'ya özgürlük getiren isim olan Mandela hakkında Güney Afrika halkı şu şekilde söyler; "Mandela olmasaydı, Güney Afrika'da demokrasi diye bir şey olmazdı."
10) Mao Zedong (1893-1976):
Askeri lider, devlet adamı ve Teorisyen bir devrimci olan Mao Zedong, Çin Komünist Partisinin öncü ismi ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurucusudur.
11) Benito Mussolini (1883-1945):
İtalya’daki Ulusal Faşist Parti’nin lideri, İtalya Sosyal Cumhuriyeti'nin başkanı olan Benito Mussolini, II. Dünya Savaşı’nda Almanya ile beraber güçlerini birleştirme düşüncesiyle Adolf Hitler ile beaber hareket eden faşist liderdir. 20. yüzyılda yapmış olduğu faşist katliamlarla tarihte bilinmektedir.
12) Franklin D. Roosevelt (1882-1945):
Siyasetçi ve devlet adamı olan Franklin D. Roosevelt, II. Dünya Savaşı ve Büyük Buhran sırasındaki ABD'ye başkanlık yaptı. Amerika Birleşik Devletleri tarihinde 4 kez seçilen tek başkan ünvanına sahiptir.
13) Saddam Hüseyin (1937-2006):
1979 yılında iktidara gelen Saddam Hüseyin Irak’ın devlet başkanı olarak görev yapmıştır. Arap milliyetçiliği ve arap sosyalizminin önemli bir lideri haline gelen Saddam Hüseyin İsrail hükümeti koyduğu tavırla da Arap dünyasında saygınlık kazandı. 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan terör eylemlerinin ardından Saddam Hüseyin Amerika’nın hedefi olmuştur.
14) Josef Stalin (1878-1953):
Vladimir Lenin'in ölümündenden sonra SSCB'nin başına geçen devlet adamı ve askeri liderdir. Ekim devrimini gerçekleştiren lider ve II. Dünya savaşının meşur ordusu Kızıl Ordusu'nun başkomutanıdır.
15) Josip Broz Tito (1892-1980):
Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ninin kurucusu ve askeri liderdir. Balkan ülkelerinde 20. yüzyılda en çok değer verilen devlet adamıdır.
7 Ağustos 2018 Salı
20. Yüzyılın En Etkili 15 Lideri Kimlerdir ? Bölüm-1
Bildiğiniz gibi tarih boyunca kendi yüzyılına damga vurmuş insanlar vardır. Hatta böyle insanlar için yüzyılda bir gelir tabiri kullanılır. Özellikle 20. Yüzyılı seçme sebebim ise bu yüzyılda bir çok savaş, sömürge faaliyeti, ekonomik kriz, yeni devlet yapılanmaları, modern sanayiye geçiş gibi unsurlar bulunmaktadır. Bu yazımda size o kişiler kimler ve neden önemli olduklarını ufak notlarla aktaracağım;
1) Mustafa Kemal Atatürk (1881-1938)
20. yüzyılın en ileri görüşlü devlet adamı olan Mustafa Kemal Atatürk siyasetçi, asker ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusudur. Türkiye Cumhuriyet'nin ilk cumhurbaşkanı olan Atatürk tüm uluslara örnek teşkil etmiş devrimci, teorisyen, siyasi ve askeri bir liderdir.
2) Winston Churchill (1874-1965)
Birleşik Krallık başbakanı Winston Churchill'in, II. Dünya savaşı sırasında ABD başkanı Franklin D. Roosevelt ile kurmuş olduğu başarılı ilişki onun 20. yüzyılın en etkili devlet adamlarının arasında olmasını sağladı. Dünya savaşından sonra Avrupa konseyi ve NATO örgütlerinin kurulmasında oldukça önemli rol oynadı.
3) Ernesto Che Guevara (1929-1967)
Doktor, yazar, askeri lider ve devlet adamı olan Che Guevara Fidel Castro ile beraber Küba Devrimi'ni gerçekleştirmiş olan Marksist bir devrimcidir. Günümüzde belirli çevreler tarafından ikonik bir kahraman olarak adledilmektedir.Doktor, yazar, askeri lider ve devlet adamı ve olan Che Guevara Fidel Castro ile beraber Küba Devrimi'ni gerçekleştirmiş olan Marksist bir devrimcidir. Günümüzde belirli çevreler tarafından ikonik bir kahraman olarak adledilmektedir.
4) Fidel Castro (1926-2016)
Che Guevara ile beraber Küba Devrimi gerçekleştiren Fidel Castro Küba'nın efsanevi Marksist devrimci lideridir. Castro, Küba başbakanlığı, devlet başkanlığı ve Küba Kominist partisi birinci sekreterliği görevini yaptı ve uluslararası alanda oldukça önemli bir rol oynadı.
5) Francisco Franco (1892-1975)
20. yüzyılda İspanya'nın İç savaşı sırasında mililyetçi güçlere liderlik eden Francisco Franco savaşın bitmesiyle ülkeyi tam 36 yıl boyunca dikdatörlükle yönetmiş bir devlet adamı ve liderdir.
6 ) Mahatma Gandhi (1869-1948)
Mahatma Gandhi "Hindistan Bağımsızlık Hareketi"nin öncü lideri, dünyayı etkilemiş olan sivil itaatsizlik formunun mimarıdır. 20. yüzyılın önemli aktivistlerinden olan Gandhi, şiddet içermeyen eylemleriyle ve ölüm oruçlarıyla İngiltere'ye istediklerini kabul ettirdi ve Hindistan halkının özgürlüğünü almasını sağladı.
7) Adolf Hitler (1889-1945)
Teorisyen bir devlet adamı ve Nazi Almanyası lideri olan Adolf Hitler, Polonya'yı işgal ederek II. Dünya Savaşı'nı başlatan ve holokostu gerçekleştiren siyasi liderdir. 20. yüzyılın en önemli isimi ve dünya tarihini değiştiren isimlerin başında gelmektedir.
8) Vlademir Lenin (1870-1924)
Politik teorisyen Vladimir Lenin, Rus Komünist Partisinin öncüsü, Bolşevik devriminin lideri, Sovyet Soyalist Cumhuriyeti Birliği'nin mimarı ve ilk başkanı olan devrimci Rus liderdir. Politik ve ekonomik bir akım olan Leninizmin kurucusudur.
5 Ağustos 2018 Pazar
Filmlere Konu Olmuş Tarihin En Ünlü Seri Katilleri Kimlerdir ? Bölüm-2
Seri katil serimizin devamı ile karşınızdayım. Bu sefer tarihte ki daha enteresan katillerle karşılaşacağız. Hadi biran önce başlayalım ;
Kayıtlara geçmiş ilk Amerikalı seri katil olarak bilinen Dr.Holmes 1861 doğumludur.Chicago Dünya Fuarı zamanlarında Chicago'da zihninde kurduğu cinayetleri işlemek için özel tasarladığı bir otel açtı. Dördü kesinleşen itiraf ettiği 27 cinayet olmasına rağmen, öldürdüğü insan sayısı 200 civarındadır.Bilinmeyen sayıda pek çok kurbanını "Dünya Fuarı" otelinden birkaç kilometre uzaklıkta bulunan 1893 Chicago Dünya Fuarı'ndan almıştır.
Ukrayna doğumlu Sovyet seri katil. 1978-1990 yılları arasında 53 kesinleşen cinayet işlemiştir. Ekim 1992'de 52 kişiyi öldürmekten suçlu bulunmuş (kendi itirafına göre 56 cinayet teşebbüsünde bulunmuş ve bunların 53'ü cinayetle sonuçlanmıştı) ve 14 Şubat 1994'te kafasına kurşun sıkılarak infaz edilmiştir.
40 yaşına geldiğinde, yaşlanıp güzelliğini kaybedeceği telaşına düşen "Kanlı Kontes", bir gün hizmetkarı olan genç bir kızın saçlarını tararken canını acıtması üzerine ona öyle bir tokat atmıştır ki, genç kızın yüzünden düşen bir damla kan Kontes'in ellerine dökülmüştür. Kontes bu kanla, kızın gençliğini ve güzelliğini aldığını zannetmiş ve uşağına emir vererek kızın bütün kanını bir küvete doldurtup "kan banyosu" yapmıştır.
William Bonin veya bilinen adıyla The Freeway Killer (8 Ocak 1947 - 23 Şubat 1996), bir kamyon sürücüsü ve seri katil. Sırf zevk için erkek kurbanlarına tecavüz etmiş ve öldürmüştür. Son beş ayında, tutuklandıktan kısa süre sonra kendini asmış olan, kolay etkilenebilen Vernon Butts'dan yardım görmüştür.William Bonin, 5 Ocak 1982'de 10 genç erkeği tecavüz ve öldürmek suçundan ölüme mahkûm edilmiştir. Hiç bir pişmanlık belirtisi göstermeyen Bonin'in en azından 21 kişiyi öldürdüğü tahmin edilir. Bonin, ceza olarak 23 Şubat 1996'da Kaliforniya'da zehirli iğne ile infaz edildi.
1) H.H. Holmes
Kayıtlara geçmiş ilk Amerikalı seri katil olarak bilinen Dr.Holmes 1861 doğumludur.Chicago Dünya Fuarı zamanlarında Chicago'da zihninde kurduğu cinayetleri işlemek için özel tasarladığı bir otel açtı. Dördü kesinleşen itiraf ettiği 27 cinayet olmasına rağmen, öldürdüğü insan sayısı 200 civarındadır.Bilinmeyen sayıda pek çok kurbanını "Dünya Fuarı" otelinden birkaç kilometre uzaklıkta bulunan 1893 Chicago Dünya Fuarı'ndan almıştır.
2) Andrei (Andrey) Chikatilo
Ukrayna doğumlu Sovyet seri katil. 1978-1990 yılları arasında 53 kesinleşen cinayet işlemiştir. Ekim 1992'de 52 kişiyi öldürmekten suçlu bulunmuş (kendi itirafına göre 56 cinayet teşebbüsünde bulunmuş ve bunların 53'ü cinayetle sonuçlanmıştı) ve 14 Şubat 1994'te kafasına kurşun sıkılarak infaz edilmiştir.
3) Elizabeth Bathory
Báthory, kendinden "Kanlı Kontes" olarak bahsettirmiştir. Kocası öldükten sonra büyücülükle uğraşmaya başlamıştır. At ve türevleri hayvanların kurban edildiği ayinlere katıldığı da söylenmektedir.
40 yaşına geldiğinde, yaşlanıp güzelliğini kaybedeceği telaşına düşen "Kanlı Kontes", bir gün hizmetkarı olan genç bir kızın saçlarını tararken canını acıtması üzerine ona öyle bir tokat atmıştır ki, genç kızın yüzünden düşen bir damla kan Kontes'in ellerine dökülmüştür. Kontes bu kanla, kızın gençliğini ve güzelliğini aldığını zannetmiş ve uşağına emir vererek kızın bütün kanını bir küvete doldurtup "kan banyosu" yapmıştır.
Sonrasında iyice yoldan çıkan Kontes, 612 bakire kızı kaçırtıp, bu kızlara tepesinden asılı bir kafeste, işkence çektirmiş; kafesten akan kanlarla ise duş almıştır.
Yaptıkları anlaşılan Báthory hücreye kapatılmış, 1614 yılında ise hücresinde ölü olarak bulunmuştur. Şizofreni hastasıdır.Aynı zamanda Bram Stoker'in Dracula isimli romanının,III. Vlad'dan sonraki en büyük esin kaynaklarından birisidir. Ayrıca kanlı kontes olarakta bilinen Madam Bathory'nin küçüklükte yaşadığı öne sürülen bir rivayet vardır bathory annesiz ve babasız amcasının evinde yaşamaktadır bathory küçüklükte kişilik bozukluğu yaşamıştır bunun sebebi amcasının ve yengesinin işkenceye düşkün insanlar olması ve küçük kız bathory önünde bir adamı işkence için bir atı ikiye bölüp içine o adamı soktukları ve yine bathory'nin önünde bu atı tekrar diktikleri ve bugünden sonra bathorynin işkenceye meraklı normal çocukların oynadığı oyunlardan uzak ve herkesin yapmaya korktuğu bazı uygulamaları vardır bu yüzden madam bathory küçüklükten gelen bir kişilik bozukluğu yüzünden ruhsal olarak üzerine sıçrayan kanın onu güzelleştirdiğini düşünmektedir...
4) William Bonin
William Bonin veya bilinen adıyla The Freeway Killer (8 Ocak 1947 - 23 Şubat 1996), bir kamyon sürücüsü ve seri katil. Sırf zevk için erkek kurbanlarına tecavüz etmiş ve öldürmüştür. Son beş ayında, tutuklandıktan kısa süre sonra kendini asmış olan, kolay etkilenebilen Vernon Butts'dan yardım görmüştür.William Bonin, 5 Ocak 1982'de 10 genç erkeği tecavüz ve öldürmek suçundan ölüme mahkûm edilmiştir. Hiç bir pişmanlık belirtisi göstermeyen Bonin'in en azından 21 kişiyi öldürdüğü tahmin edilir. Bonin, ceza olarak 23 Şubat 1996'da Kaliforniya'da zehirli iğne ile infaz edildi.
5) Jack The Ripper (Karındeşen Jack)
1888 yılının ikinci yarısında, Londra'nın gecekondu semti Whitechapel'da faaliyet göstermiş seri katil (veya katiller). Katile Jack ismi, Merkezi Haber Ajansına katil olduğunu iddia eden bir kişi tarafından gönderilmiş mektuba binaen verilmiştir. Bu mektup cinayetlerin işlendiği dönemde basılarak yayınlanmıştır.
Tamamı hayat kadını olan kurbanlardan beşinin aynı kişi veya kişilerce öldürüldüğü kesinleşmiştir. Ancak Karındeşen Jack'e maledilmiş yaklaşık 20 cinayet vardır. Cinayet dosyası cinayetlerden iki sene sonra kapatılmıştır. Ancak günümüz İngiliz dedektifleri ve bilim insanları, modern teknolojinin de yardımıyla halen cinayetleri aydınlatmaya çalışmaktadırlar. Günümüze kadar ulaşmış tek fiziki kanıt, kurbanlardan birine ait olduğu iddia edilen şaldır.
Karındeşen Jack'in yöntemleri vahşiceydi. Kurbanlarını önce boğazlayarak etkisiz hale getiriyor daha sonra da boğazlarını kulaklarına kadar kesiyordu. Ufak tefek değişikliklerle beraber kurbanların tamamına yakınının karnı ve cinsel organları deşilmiş, bazı organları çalınmış, bazen de burun ve/veya kulakları kesilmişti. Jack kurbanlarını, dizleri karna çekilmiş ve bacakları açık bir şekilde düzenleyerek terkediyordu.
Karındeşen Jack'in kimliğine dair onlarca iddia ortaya atılmıştır ancak hiçbiri kanıtlanamamıştır. Bu şüpheli listesi birçok önemli ve soylu kişiyi de içermektedir. Katil olduğunu iddia eden kişinin Merkezi Haber Ajansına gönderdiği mektubu inceleyen uzmanlar mektubun yazarının alt tabakadan, eğitimsiz biri olduğu sonucuna varmışlardır.
İç organların çıkarılması nedeniyle katilin cerrah ya da kasap olabileceği iddiaları ortaya atılmıştır.Katili görmüş olan bir adam polise şapkalı ve uzun bir palto giyen bir adamdan şüphelendiğini söylemiştir. Katilin kurbanlarının yanına yaklaştığında onların dikkatini çekmediği için o zaman yaşayan insanlar gibi giyindiği ve hareket ettiği düşünülmektedir.
NOT: Karındeşen Jack'in kayıtlara geçmiş bir fotoğrafı yoktur. Ayrıca bazı araştırmacılar Karındeşen Jack ile H.H.Holmes'in aynı kişi olduğunu düşünmektedir. Çünkü dönemleri, profilleri ve öldürme şekilleri birbirine benzemektedir.
Tamamı hayat kadını olan kurbanlardan beşinin aynı kişi veya kişilerce öldürüldüğü kesinleşmiştir. Ancak Karındeşen Jack'e maledilmiş yaklaşık 20 cinayet vardır. Cinayet dosyası cinayetlerden iki sene sonra kapatılmıştır. Ancak günümüz İngiliz dedektifleri ve bilim insanları, modern teknolojinin de yardımıyla halen cinayetleri aydınlatmaya çalışmaktadırlar. Günümüze kadar ulaşmış tek fiziki kanıt, kurbanlardan birine ait olduğu iddia edilen şaldır.
Karındeşen Jack'in yöntemleri vahşiceydi. Kurbanlarını önce boğazlayarak etkisiz hale getiriyor daha sonra da boğazlarını kulaklarına kadar kesiyordu. Ufak tefek değişikliklerle beraber kurbanların tamamına yakınının karnı ve cinsel organları deşilmiş, bazı organları çalınmış, bazen de burun ve/veya kulakları kesilmişti. Jack kurbanlarını, dizleri karna çekilmiş ve bacakları açık bir şekilde düzenleyerek terkediyordu.
Karındeşen Jack'in kimliğine dair onlarca iddia ortaya atılmıştır ancak hiçbiri kanıtlanamamıştır. Bu şüpheli listesi birçok önemli ve soylu kişiyi de içermektedir. Katil olduğunu iddia eden kişinin Merkezi Haber Ajansına gönderdiği mektubu inceleyen uzmanlar mektubun yazarının alt tabakadan, eğitimsiz biri olduğu sonucuna varmışlardır.
İç organların çıkarılması nedeniyle katilin cerrah ya da kasap olabileceği iddiaları ortaya atılmıştır.Katili görmüş olan bir adam polise şapkalı ve uzun bir palto giyen bir adamdan şüphelendiğini söylemiştir. Katilin kurbanlarının yanına yaklaştığında onların dikkatini çekmediği için o zaman yaşayan insanlar gibi giyindiği ve hareket ettiği düşünülmektedir.
NOT: Karındeşen Jack'in kayıtlara geçmiş bir fotoğrafı yoktur. Ayrıca bazı araştırmacılar Karındeşen Jack ile H.H.Holmes'in aynı kişi olduğunu düşünmektedir. Çünkü dönemleri, profilleri ve öldürme şekilleri birbirine benzemektedir.
Filmlere Konu Olmuş Tarihin En Ünlü Seri Katilleri Kimlerdir ? Bölüm-1
Bu sefer en ünlü seri katilleri inceleyeceğiz. Sebebi ise ilk seri katil faaliyetleri'nin hangi ruh hali ve kimler tarafından yapıldığını öğrenmek... Çoğumuzun etkisinden çıkamadığı o filmlere ilham veren gerçek seri katilleri tanımaya hazır mısınız?
1)Ted Bundy
1974 - 1978 yılları arasında, ABD'nin çeşitli yerlerinde çok sayıda genç kadını öldürmüştür. Kurbanlarının kesin sayısı bilinmeyen Bundy, on yılı aşkın inkâr süreci sonunda, otuzdan fazla cinayet işlediğini itiraf etmiştir. Bundy, sıklıkla Amerikan seri katillerinin öncül örneği olarak kabul edilir. Gerçekten de seri katil terimi ilk defa onu tanımlamak için ortaya atılmıştır.
Bundy'nin bir sosyopat olduğu düşünülmektedir. İşlediği vahşi cinayetlere rağmen eğitimli, yakışıklı ve kibar bir genç adam olarak tanımlanır. Kurbanlarını genelde sopayla döverek, bazen de boğarak öldürmüştür. Kurbanlarının çoğuna tecavüz ettiğine ve ayrıca, öldürdükten sonra da tecavüz edip, bedenlerini kestiğine inanılmaktadır.
2) Pedro Lopez Monsalve
"Andes Canavarı" lakabıyla tanınan seri katil, Güney Amerika (Kolombiya,Peru,Ekvator) çevresinde 300 çocuğa tecavüz edip öldürmüştür. Lopez, bu üç ülkede öldürdüğü ve tecavüz ettiği genç kızların her biri için en fazla birer ay yatmıştır.1980 yılında öldürdüğü 53 çocuğun mezarı polis tarafından bulunmuştur. 1999 yılı Ocak ayında yapılan bir röportajda, kendini "yüzyılın adamı" olarak tarif etmiştir ve "iyi davranış" sergilediği için serbest bırakılması gerektiğini söylemiştir.
3) Ed Gein
Ed Gein, annesinin (hayatta olan tek akrabasının) ölümünden sonra anatomi bilimiyle ilgilenmeye başlar. Bu ilgisinin tek nedeni ölen annesini diriltmektir. Bir süre sonra mezarlıktan cesetler çalmaya ve öğrendiklerini üzerlerinde denemeye koyulur. Kendisini özellikle büyüleyen, kadın vücududur. En sonunda sonra annesini diriltemeyeceğini anlar ve annesi yaşında bir kadının cesetinin derisini yüzer. Bu deriyi annesinin eski kıyafetleriyle birlikte giyer.Kadın vücutlarına duyduğu ilgi daha da büyüyen Ed, bir süre sonra ceset çalmakla kalmaz ve cinayet işlemeye de başlar.
Deri işlemesinde gün geçtikçe daha da hamaratlaşan Gein, bir süre sonra meme uçlarından kemer, kafatasından bardak ve diğer süs eşyaları yapmaya koyulur.
En sonunda kasabanın şerifi Ed Gein'in izini sürer ve onu bulur. Evinde birçok kadavra, dudaklardan yapılmış kolyeler, el derilerinden yapılmış eldivenler ve daha bir çok garip nesne bulur.
Gein,ölü sevicilik ve yamyamlık gibi suçlamaları şiddetle inkar eder: kendisine göre cinayetleri sadece evini süslemek için işlemiştir.
Deri işlemesinde gün geçtikçe daha da hamaratlaşan Gein, bir süre sonra meme uçlarından kemer, kafatasından bardak ve diğer süs eşyaları yapmaya koyulur.
En sonunda kasabanın şerifi Ed Gein'in izini sürer ve onu bulur. Evinde birçok kadavra, dudaklardan yapılmış kolyeler, el derilerinden yapılmış eldivenler ve daha bir çok garip nesne bulur.
4) Albert Fish
Kuzuların Sessizliği filmine ilham olan Albert Fish'in toplam 100'en fazla cinayet işlediği düşünülüyor. Aynı zamanda yamyam (insan eti yiyen) Fish, en yaşlı seri katil olma özelliğindedir.Annesinin yanında cinsel istismara uğradıktan ve çocuk yurduna yerleştikten sonra ruhsal yapısı ciddi derecede bozulan katilimiz, dine arı bir eğilim göstermeye başladı. İlk cinayetini 1910 yılında işledi. Küçük ve savunmasız çocukları kurban olarak seçip işkence etmeden,tecavüz etmeden ve etlerini yemeden öldürmüyordu. Acı çektirmekten zevk alıp bunları "din" uğruna yaptığını düşünüyordu.
Aynı zamanda kendisine de işkenceler yapıyordu. kendi idrarını içip kendini çivili sopayla döverek günahlarından arındığına inanıyordu.
1928'de Budd ailesiyle yakınlaşan Fish, onların güvenini kazandıktan sonra küçük kızları Grace Budd'ı, yeğeninin doğum günü eğlencesine götürmek bahanesiyle kaçırarak boş bir eve götürdü. Grace'in cesedini parçalayan Fish, bazı parçaları kaldığı pansiyona getirdive dokuz gün boyunca hiç dışarı çıkmadan bu parçaları pişirip yiyerek mastürbasyon yaptı. Daha sonra kaçmaya başlayan Fish, 1934 yılında kendi hatası yüzünden, kendisini yakalamayı kişisel bir konu haline getiren polis William King'in eline düştü. Budd ailesine, kızlarını nasıl öldürüp yediğini anlatan mektuplar göndermesi nedeniyle yakalandı.
1935 yılında yargılanmasının sonunda deliliğine kanaat getirildiyse de elektrikli sandalyede idam cezasına çarptırıldı. Kararı duyunca "Hiç tatmadığım bu büyük zevki tatmaktan mutlu olacağım" açıkladı. Albert Fish'in idam cezası, 16 Ocak 1936 tarihinde Sing Sing hapishanesinde elektrikli sandalyede infaz edildi.
5) Aileen Wuornos
ABD'nin en ünlü kadın seri katillerinden biri olan Wuornos, aynı zamanda eşsinsel bir hayat kadınıydı. İlişkiye girdiği bazı insanları öldürdüğü ve ormana saklamaya çalıştığı ortaya çıkmıştır. 7 kişiyi öldürdüğü bilinse de 2 kişinin cesedi bulunamamıştır ve bu yüzden 5 kişiyi öldürmekten yargılanmıştır.Babası çocuk tacizinden suçlu bulunur ve hapise girer. Annesi Aileen'i büyükanne ve büyükbabasına verip kaçar. 13 yaşında tecavüze uğrayıp gayrimeşru bir çocuk doğurur ve büyükbabası onu evden atar. Hayatta kalmak için hurda bir arabada barınır ve para için fahişeliğe başlar.
En sonunda 20 yaşında 70 yaşında bir adamla evlenir fakat 1 ay sonra kocasını bastonla dövdüğü gerekçesiyle boşanırlar.
Önceleri öldürdüğü insanların kendisine saldırdığını öne süren Wuornos, idamdan hemen önce ise "Yaptığım her şeyin altında korkunç bir öfke yatıyor. idam edilmem gerek çünkü eğer hapisten çıkacak olursam yine cinayet işlerim." diyerek suçunu itiraf etti.
4 Ağustos 2018 Cumartesi
Zamanında Ortalığı Kasıp Kavurmuş Ama Final Yapmış Dizilerden Hangilerini Tavsiye Ederim ? Bölüm-2
Daha önceden bölüm-1 ini yaptığım serinin devamını yapıyorum. Burada da efsane olmuş ve daha önce izlemediyseniz kesinlikle izlenmesi gereken dizileri ele alıyorum. Beğenmeniz dileğiyle hadi başlayalım;
1) How I Met Your Mother (2005-2014):
Ted, 27 yaşında Manhattan'lı bir mimardır. Hukuk fakültesinde okuyan Marshall ise en iyi dostudur ve dokuz yıldır beraber olduğu sevgilisi Lily vardır. Ekibin son üyesi Barney Stenson ise nev-i şahsına münhasır, takım elbise tutkunu bir kadın avcısıdır. Bir gün Marshall Ted’e, Lily’ye evlenme teklif edeceğini söyleyince bekâr kalmak istemeyen Ted’in etekleri tutuşur. Ama evliliğin de herhangi biriyle olmayacağına ve hayatının gerçek aşkını bulacağına inanmaktadır. Tam da bu sırada Robin Scherbatsky ile tanışınca How I Met Your Mother’ın sıkı beşlisi tamamlanır.
2) Lost (2004-2010) :
Oceanic Havayolları’nın Sidney-Los Angeles seferini yapan 815 sefer sayılı uçağı, okyanus üzerinden geçerken, manyetik bir alana kapılarak büyük bir adaya düşer. Fakat önceleri sıradan, tropik bir ada gibi görünen bu kara parçasının, kazazedelerin her birinin hayatını farklı biçimde değiştireceğinden habersizdirler.
3) The Mentalist (2008-2015) :
O, ne derseniz hafızasına atıyor ama gereksiz gördüğü bilgileri de anında siliveriyor. Zihnini boş yere meşgul edecek gevezeliklere onun kitabında yer yok. Patrick Jane, belki biraz kendini beğenmiş, ukala ama bu yönleri onun olağanüstü bir gözlem ve ikna yeteneğine sahip olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Simon Baker'ın derinlikli oyunculuğu ile hayat verdiği Patrick Jane dehası ile polisiye dizi severlerin yakın zamanda en çok sevdiği karakterlerden birine dönüştü. Kritik davaların üzerinde çalışan Kalifornia Araştırma Bürosu ekibine yetenekleri ile destek veren Patrick Jane, ekip ile başta uyum sorunları yaşa da zaman içerisinde, davalar çözüldükçe aradaki buz dağları da eriyor…
4) Da Vinci's Demons (2013-2015) :
Da Vinci'nin çalkantılı hayatının, gençlik dönemine odaklanacak olan dizi, şimdiye kadar anlatılmamış öyküleri ekrana getirmeye hazırlanıyor. Rönesans İtalya'sında geçen hikaye, Leonarda Da Vinci'nin yaratıcı bir sanatçı, hayalperest bir aşık ve idealist bir adam olarak tanımlanan kişilğine bir başka bakış...
5) Mad Men (2007-2015) :
Amerika'nın ve reklamcılık dünyasının kalbi olan New York'ta, 1960’lı yıllarda geçen hikayede şatafatlı reklamcılık dünyasının parlak çocuklarının hikayeleri gözler önüne seriliyor...
2 Ağustos 2018 Perşembe
Bize Gerçek Olaylardan Uyarlandığı Söylenip Gerçekte Pek De Öyle Olmayan Filmler Var Mıdır ? Tabiki Vardır.
Özellikle Oscar Ödüllerinde büyük ses getirmesi için ve daha popüler olmasından dolayı filmlerin başında ''this is true story'' ya da ''based on a true story'' yani gerçek olaylardan uyarlanmıştır gibi ibareler bulunmaktadır. Fakat çoğu filmde gerçek hikaye'nin dışına çıkılıp ya hayali bir olay yaratılmış ya da olaylar abartılarak ve daha masum şekilde bize yansıtılmıştır. Buda tamamen pazarlama'nın ucuz bir yolu olduğu için tercih edilmiştir. Buyurun araştırmalarım sonucu hangi filmlerin bu kategori de yer aldığına beraber bakalım.
1) The Pursuit Of Happyness:
Baba-Oğul ilişkisini bize sıcak bir şekilde aktaran ve başrollerinde de gerçek bir baba oğulun oynadığı Will Smith ve Jaden Smith bu isimler filmi daha da sevmemizi sağlamıştı. Film de Chris Gardner isimli bir baba'nın hayatının anlatıldığı söylensede çoğu sahne yönetmenın hayal gücünün eseridir. Sebebi ise Chris Gardner'ın gerçekte bu kadar iyilik meleği birisi olmamasıdır. Filmin es geçtiği konular şöyle ki gerçek karakterin kokain satması, eroin kullanması ve eşine şiddet uygulaması gibi konulardan filmde bahsedilmemesidir. Filmde park cezalarından dolayı tutuklandığı gösterilirken gerçeğin aile içi şiddetten dolayı tutuklanmasıdır.
2) The Blair Witch Project:
Filmin konusu Ekim 1994 yılında üç sinema öğrencisi'nin Blair Cadısı hakkında ormanda bir belgesel çekmeye çalışırken başlarına gelenleri anlatıyor. Filmi izleyen herkesin o dönemde ormanda bulunan amatör kayıtların bir araya getirilerek oluşturulduğuna inanıyordu. Hatta New York'ta bu üç öğrenci hakkında arama kararı bile çıkartılmıştı. Fakat hem devam filmi'nin gelmesi ile hemde görüntülerin incelendikten sonra kurgusal içeriklerin olduğu fark edilince bu filmde gerçekle alakası olmayanlar kulübüne katılıyor.
3)The Strangers:
Filmin başında gerçek olaylardan esinlenerek çekildiğinin söylenmesi büyük bir yalan sebebi ise başrolde ki karakterlerın gerçekte hiç bir zaman var olmadıklarından dolayı yani James Hoyt ve Kristen McKay tamamen hayal ürünü karakterlerdir. Bundan dolayı da bir gece kapıları çalınıp üç yabancı tarafından nedensiz yere öldürülmediler.
4) A Beautiful Mind:
Dahi Matematikçi John Nash'in hayatını anlatan film Matematikçi'nin hayatına sanıldığı kadar sadık kalmadı hatta John Nash'in hayatında olanlara eklemeler yaparak bazı önemli olayları da atlayarak gerçek hayat hikayesini beyaz perdeye biraz çarpıtılmış bir şekilde aktardı. Gerçek hayatta John Nash Nobel Ödülünü aldığı zaman bir konuşma yapmadı ayrıca Fakültede ki Profesörlerin Nash'in çalışmalarını tanıdıklarını simgeleyen bir tür seremoni olan kalemlerini hediye ettikleri sahne de tamamen kurgusaldır. Ayrıca John Nash'in Şizofreni Hastalığı ise filmde anlatılandan çok daha ciddi ve karmaşıktı. Nash Üniversiteden mezun olduktan sonra Uzaylıların ona mesaj gönderdiğini kendisinin ise Antartika'nın İmparatoru olduğunu söylüyordu. Film tabi ki tamamen kurgusal diyemeyiz ancak güzelleştirmek için baya bir çaba sarf edildiğini söyleyebiliriz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)